Sayılara kıymet
atfetmenin yabancısı değiliz. Ebcet hesabıyla çocuklara isim bulur, yıldızname
bakar, tarih düşürürüz. Yine belli sayılarda edilen duanın yahut okunan surenin
daha makbul olduğuna yönelik yaygın inanış mevcuttur. Sadece bizde değil, Kabbala’da,
Okültist hareketlerde sayıların her birisi ayrı mana taşır. Bu sayılardan 11,
13, 22 ve 33’ün yeri ise ayrıdır. Özellikle 33 sayısı çokça komplo ile de
beraber anılacak, haklı bir üne sahiptir.
Peki, bu sayının
şöhreti nereden gelmektedir ve bizi neden ilgilendirir? Hristiyanlık için 33’ün
çeşitli anlamları vardır. Hz. İsa’nın 33 yaşında vefat ettiğine inanılır. İsa
Aleyhisselam’ın bilinen mucize sayısının yine 33 olduğu kabul edilir. Tarihte
en kısa süre görev yapan Papa, I. Jean
Paul 33 gün papalık yapmış, tuhaf bir şekilde yatağında ölü bulunmuştur. Barcelona’daki
Gaudi’nin opus magnum’u Sagrada Família katedralinin kapısındaki kitabedeki
sayıların toplamı da garip bir şekilde 33 yapıyor.
İlginçtir, Gaudi’nin mason
olduğuna yönelik de epeyce iddia var. Malum, İskoç Riti’nde ulaşılabilecek en
yüksek mertebe 33. Derece.
Yahudilik’de ise
33 yine farklı bir anlam taşıyor. Genesis (Yaratılış) kısmında Elohim (Tanrı)
ismi 33 defa zikrediliyor. Yahudiler’in –sonradan- büyük bayramlarından olan Lag
B’Omer da Yahudi takviminin Omer periyodunun 33. günü kutlanır. İlginç olanı,
Rabay Şimon Bar Yoşai’nin ölümüdür kutlanan(!) Peki, bu adamı sıra dışı kılan
nedir? Kabbala’nın mühim eserlerinden Zohar’ın Yoşai tarafından o günde kaleme
alındığına ve akabinde öldüğüne inanılır. Kitlesel anlamda Kabbala eğitimi veren ilk Yahudi âlimi de yine Yoşai'dir. Yoşai’nin büyük veba salgını
esnasında (kimi kaynaklara göre ise Roma İmparatorluğu’na karşı girişilen
mücadele sebebiyle) 24 bin öğrencisinin öldüğüne, kendisinin ve oğlunun bir
mağaraya sığındığına ve bu mağarada bir keçiboynuzu ağacından beslenerek
yaşadığına inanılır. Vebanın 33 gün içinde bittiği varsayılır.
İlginçtir, “Lag”
kelimesini oluşturan harflerden “Lamed”in sayı değeri 30, “Gimel”in sayı değeri
ise 3’dür. Ebcet’de de “Lam” 30’a, “Cim” ise 3’e tekabül eder. Toplamı 33!
Kabbala’nın en
önemli simgesi Sefirot (hayat ağacı benzeri) üzerinde 22 yol, 32 farklı birleşim
vardır. 33 ise erişilecek olandır, Sefirot’da görünmez.
Bize gelirsek
eğer… Hepimizin bildiği üzere tespihlerimiz 33’lüdür. Bediüzzaman
Hazretleri’nin Risale-i Nur külliyatının Lemalar, Sözler ve Mektubat
eserlerinin her birinin 33 bölümü mevcuttur. Cennet ehlinin 33 yaşında olacağı
da İmam Gazali’nin İhya’sında mevcuttur.
Bunlara eklenecek
çokça başka temsil vardır. Fakat bu sayıların Türkiye’nin gündemine ciddi
anlamda girişi ne
yazık ki 1993’ün felaketlerle dolu günlerinde olmuştur. 93 senesinin
felaketlerini hatırlarsak eğer, o dönemin aslında –bir çeşit- darbe olduğunu
daha iyi idrak edebiliriz.
Hafızalarımızı
tazeleyelim ve 93 senesinde neler olup bittiğine şöyle bir bakalım.
24 Ocak’ta Uğur
Mumcu’ya suikast düzenlendi. Dört gün sonra ise Jak Kamhi’ye yönelik –epeyce meçhul-
bir suikast girişimi oldu. 5 Şubat’ta Adnan Kahveci tuhaf bir trafik kazasında
yaşamını yitirdi. 17 Şubat’ta ise çok daha tuhaf bir kazada Jandarma Genel
Komutanı Eşref Bitlis şehit düştü. 6 Mart’ta Dev-Sol’un simge isimlerinden
Bedri Yağan infaz edildi. 17 Nisan’da, hâlâ daha nedeni belirlenemeyen bir
sebepten ötürü Turgut Özal vefat etti. 16 Mayıs’ta ise yerine Süleyman Demirel
9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. 24 Mayıs’ta Bingöl-Elazığ yolunda kurulan
pusuda 33 er şehit edildi. 17 Haziran’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez
Elçibey’e darbe yapıldı. 2 Temmuz’da Sivas’ta Madımak Oteli katliamı
gerçekleşti. Hemen üç gün sonra, 5 Temmuz’da Erzincan’ın Başbağlar köyünde
katliam gerçekleştirildi. 22 Ekim’de Tuğgeneral Bahtiyar Aydın şehit oldu.
Kimilerince infaz edildi, kimilerince ise PKK tarafından öldürüldüğü iddia
edildi. 25 Ekim’de, Erzurum’un Çat ilçesine bağlı Yavi köyünü basan “kimliği
belirsiz kişiler” 35 kişiyi (çeşitli kaynaklarda 33 ve 38 de geçiyor) katletti.
4 Kasım’da ise bir başka kilit isim, Cem Ersever infaz edildi. 14 Ocak 1994’de Behçet
Cantürk’ün infaz edilmesi de bu “sürecin” bir parçası.
Peki, tüm bu
olaylarda 33 nerede? 24 Mayıs’ta gerçekleşen infazda, silahsız ve korumasız 33
erin infaz edildiğini belirtmiştik. Bu olayın vuku bulmasından hemen sonra olay
yerine ilk intikal edenin Ergenekon tutuklusu Emekli Albay Mehmet Fikri Karadağ
olması bazı gazetelerce “manidar” kabul edilmişti.
33’ün kendini en
çok gösterdiği yer ise Sivas. Madımak Oteli’nde konuk 33 sanatçı ve yazar öldürülürken,
iki otel görevlisi ve iki de gösterici olaylar esnasında hayatını kaybetmişti.
Açılan davada 111 kişi hakkında tutuklama kararı çıkarılırken 33’üne idam
cezası verilmişti. Yine kimilerince “Madımak’ın İntikamı” ya da “Alevi-Sünni
çatışmasını çıkarma niyetiyle” işlendiği iddia edilen Başbağlar Katliamı’nda da
33 kişi öldürülmüştü.
Aslında 33’ün
bizim topraklarımızda ölümle, infazla anılması yeni değildi. Mustafa Muğlalı’nın
emriyle infaz edilen 33 kaçakçıyı Ahmet Arif’in “33 Kurşun” şiiriyle anıyoruz.
Tüm bu 33’lerin
birbiriyle alakası var mıdır? Yoktur tabii ki. Sadece ilginç. Çok ilginç…