31 Ocak 2018 Çarşamba

Algı sayıyı döver mi?

BBC Radio 4’te ünlü ekonomist Tim Harford’ın hazırlayıp sunduğu “More or Less” isimli şahane bir program var. İlgili bölüm yayınlanmadan önce haberlerde yer alan raporlar, istatistikler, kısaca içinde sayı geçen, ilginç, tuhaf, şüphe uyandırıcı ne varsa ele alıp irdeliyorlar. Bazen de Jane Austen’ın “Gurur ve Önyargı” romanından Bay Darcy’nin ne kadar zengin olduğunu hesaplamaya çalışıyorlar.

World Justice Project isimli kurumun hazırladığı “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”ni okuyunca, Harford bunu görse herhalde oturup bu garip çalışmayı incelerdi diye düşündüm. Sonra Harford’dan rol çalıp incelemeye koyuldum.

Kurumun adını ilk defa duyuyorum. Proje direktörü ilginçtir, Afgan Cumhurbaşkanı Eşref Gani. 20 küsur “stratejik ortak” belirlemişler. Türkiye’den Türkiye Barolar Birliği var.

Sekiz farklı başlıkta ele almışlar. Hukuk terminolojisine hakim değilim. Dolayısıyla tercüme ederken yaptığım hatalardan dolayı şimdiden affoluna.

1-Hükümet gücünün sınırlandırılması (Constraints on Government Powers)
2-Yolsuzluğun olmaması (Absence of Corruption)
3-Açık (şeffaf) yönetim (Open Government)
4-Temel haklar (Fundamental Rights)
5-Asayiş ve güvenlik (Order & Security)
6-Hukuki düzenleme (Regulatory Enforcement)
7-Sivil adalet (Civil Justice)
8-Ceza hukuku (Criminal Justice)

Bu başlıklar altında çeşitli soruların olduğu (153 algı temelli, 191 ise tecrübeye dayalı soru) bir anket hazırlanmış. İlgili ülkede seçilen bir anket şirketi, ülkedeki üç büyük şehirden seçtiği yaklaşık bin kişi ile görüşüyor. Ayrıca ülkenin medeni hukuk, ticaret hukuku, ceza hukuku, toplum sağlığı vs. alanında uzman isimleri ile de ayrıca görüşülüyor ve iki veri birleştiriliyor. Hangi oranlarda olduğu da raporun metodoloji kısmında ayrıntılı biçimde anlatılmış. Tüm ülkelerde, toplamda 110 binden fazla “sıradan vatandaş” ve 3 binden fazla uzman ile görüşülmüş. “Sıradan vatandaş ve profesyonellerin, devletlerin ilgili kurumlarında yasal çerçevenin fiili işleyişi hakkındaki tecrübeleri ve algıları” derlenmiş bu anketler aracılığıyla.

Ülkenin şartlarına göre yüz yüze, telefonla veya internet üzerinden yapılmış görüşmeler. 52 ülkenin verisi 2017, 57 ülkenin verisi 2016, 3 ülkenin verisi 2014 ve bir ülkenin verisi 2011’de derlenmiş. Türkiye’de TNS Türkiye (TV reyting ölçümlerini yapan firma) aracılığıyla yüz yüze 1011 kişi ile 2016’da İstanbul, Ankara ve İzmir’de görüşülmüş.
Türkiye’den katkıda bulunan uzmanların listesi de mevcut raporda. Ayrıca anonim olarak katkıda bulunanlara atıf yapılmış.

Tamamını okumak isteyenleri şöyle alalım:

Buraya kadar anlattıklarım raporun hangi şartlarda hazırlandığının anlaşılması içindi. Gelelim raporun bizi ilgilendiren kısmına.

113 ülkenin listelendiği endekste Türkiye kendisine 101. sırada yer bulmuş. Türkiye coğrafi olarak “Doğu Avrupa ve Orta Asya” bölgesinde tasnif edilmiş. Aynı bölgedeki Arnavutluk, Beyaz Rusya, Bosna Hersek, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Makedonya, Moldova, Rusya, Sırbistan, Ukrayna ve Özbekistan’ın arkasında son sırada.

Dünya’da ise Myanmar, Nijerya, Sierra Leone, Zambiya, El Salvador, Çin, Burkina Faso ve daha birçok ülke Türkiye’nin önünde! Gelir grubuna göre yapılan sıralamada ise Orta Üst Gelir Grubu’nda, Venezuela’nın hemen önünde sondan ikinci sıradayız.
İşin komediden trajikomediye evirilmesi çok uzun sürmüyor, zira temel haklarda Afganistan’ın, asayiş ve güvenlikte ise Dünya’da en çok cinayet işlenen Honduras, El Salvador gibi ülkelerin arkasındayız. Öyle ki Uganda, G. Afrika, Kenya, Liberya, Zimbabve dahi daha güvenilir ülkelermiş endekse göre.

Tek partili, sivil toplumun sıfır olduğu, sansürün en alasının işlendiği, hür basının esamisinin okunmadığı, hükümetin hukuk önünde hesap vermesinin teklif dahi edilemediği Çin’de dahi bu kriterlerin toplandığı başlıkta (Constraints on Government Powers – Hükümetin kısıtlandırılması denebilir sanırım) durum Türkiye’den iyiymiş! Bu başlıkta da Türkiye’nin gerisinde sadece Zimbabve ve Venezuela var. Darbe hükümetiyle yönetilen Mısır, diktatörlüğün dik alası Özbekistan, bağımsızlığından bu yana tek adamın yönettiği Kazakistan ve daha birçok ülke Türkiye’den kat kat ilerdeymiş bu konuda!

Anket temelli araştırmalar bazen çok tuhaf sonuçlar verebiliyor, kabul. Buna benzer bir eğitim araştırması yapılmıştı yine anket temelli. Son derece saçma sonuçlar çıkmıştı. Tabi o zaman da şimdi olduğu gibi araştırmanın usulü incelenmeden sonuç üzerinden kabaca yorumlar yapılmış, ideolojik cephanelere mermiler taşınmıştı. Böylesi bir yaklaşımdan hayırhah bir netice çıkmasını beklemek saflık olur.

Fakat ortalama zekaya sahip, akıl sağlığı yerinde kim olsa bu araştırmada bir tuhaflık olduğunu sezerdi. Türkiye’de adalet sisteminin çok iyi işlediğini söylemek ne kadar saçmaysa, bu araştırma sonuçlarının güvenilir, inandırıcı olduğunu söylemek de o kadar saçmadır.

Üzerine söylenecek daha fazla söz yok sanırım. Seçilen şahıslardan derlenen “tecrübeler” ile onların “algılarının” ne kadar gerçeği yansıttığı ise sizin kararınız.

01.02.2018

Aachen