22 Ağustos 2015 Cumartesi

Troçkist Ermeni

Ozan Rençber’in opus magnum’u “Mao Zedong Yoldaşımdan” isimli parçanın girişi efsanevidir. Şu kısım ise beni benden alır:

“Başta, Türkiye komünistleri olmak üzere, tüm Dünya komünistleri, yoldaş Mao Zedong’un şahsında Marksizm’e, Leninizm’e yönelen modern revizyonist, Troçkist kırması, Menşevik alaşımı, yeni oportünist cepheyi de yerle bir edecektir!”

Hikâyeyi kimden duymuştum, hatırlayamadım. 80 Darbesi sonrası solcuların bulunduğu koğuşa yeni biri getirilir. Mahkûmu karşılayanlar evvela kimin nesidir, hangi fraksiyona mensuptur öğrenmek isterler. “Troçkistim ben abi” deyiverir genç adam. Diğerleri güldükten sonra tekrar sorarlar, cevabını yineler. Şüphelenirler genç adamdan, ajan olması ihtimalini göz önünde bulundurarak uzunca bir süre konuşmazlar. Nihayet gerçekten ajan olmadığına kanaat getirdikten sonra yanına gidip sorarlar “Ya kardeş, sen Troçkist deyince biz dalga geçiyorsun sandık. Hele anlat, nedir bu Troçkist?” Zira o güne kadar kendi aralarında birine küfretmek istediklerinde ona Troçkist deyiveriyorlarmış.

Hikâye gerçekten yaşanmış mıdır, bilmem. Ama nezdimde sahihtir. Yaşanmış olma ihtimali de kuvvetle muhtemeldir.

Kavramların bu kadar çok anlama geldiği, mesela dans eden kedili cemaatlerden DAİŞ’e kadar geniş bir cetvelde hemen her topluluğun “gerçek İslam”ı temsil ettiği iddiasıyla ortaya çıktığı başka zamanlar da olmuş mudur, bilmiyorum. Manzara bu iken, iletişim kurmak ne kadar mümkündür? Herhalde Alev Alatlı da boşuna kavramlar sözlüğüne bu kadar ehemmiyet atfetmemiştir.

“Ermeni” denince de yine akla bir milletten çok ne yazık ki bir sıfat gelmesi aynı tuhaf kafa karışıklığına delalet eder. Geçenlerde bir aklı evvel; yazar, AK Parti milletvekili Markar Esayan’a twitter’da destek çıkarken, “Güzel yazmışsın Markar Abi. Bu Ermeni … HDP’lilerin hepsinin kökünü kazıyacağız inşallah”  yazıvermişti. Bir Ermeni olan Esayan’ın bunu okuduğunda yüzünde oluşan ifadeyi gerçekten merak ediyorum. Fakat emin olduğum husus, Esayan’ın “Ermeni”den ne anladığı ile ona bu iletiyi yazan zatın ne anladığı arasında en az hikâyedeki Troçkist ile diğer mahkûmlar kadar fark vardır.

Bugün mesela herhangi bir D. Anadolu şehrinde hâlâ daha Ermeni ifadesi ne yazık ki bir çeşit küfür olarak direkt ya da yukarıdaki gibi isim tamlaması içerisinde kullanılmaya devam ediliyor. Annem rahmetli babaannesinden sıkça bahseder, ne kadar sevdiğini söylerdi, ancak belli bir yaşa gelene kadar merhumenin Ermeni olduğunu öğrenememiştim. Muhtemelen aynı çekincelerle söylemek istememişti.

Bu durumu bir çeşit ırkçılık olarak okumak ise vahim bir hata olacaktır. Politik doğrucularca linç edilmemek için yukarıdaki Troçkist hikâyesine tekrar dönmek isterim. Esayan’a “Markar Abi” diye hitap eden zatın da aynı şekilde Esayan’ı “Ermeni” görmemesi, bu ifadeyi bir ırk üzerinden tarif etmediğine delildir. Gerçek manada ırkçı olsaydı, ağzıyla kuş tutsa da Esayan’a bırakınız “abi” demeyi, onu övmeyi, sırf bu yüzden nefretini, kinini onu da içine alacak biçimde dile getirirdi.

Ermeni’yi doğru tanımlamadığımız, Ermeni’yi tanımadığımız için ne yazık ki “Ermeni”den (tırnak içerisinde olanla olmayana tekrar dikkatinizi çekmek isterim!) nefret edildiğine şahit oluyoruz. Sadece Ermeni’yi değil, mesela ırkçılığı da doğru tanımlayamıyoruz. Tüm bu tanımlarla gelen hastalıklarımızı daha ne kadar öteleyeceğiz, bilemiyorum.


Kavramları tanımlamadıkça sağlıklı iletişim kuramayacağız. Meseleleri karşılıklı konuşmayı vaz edenler keşke ilk iş olarak kavramları tanımlamayı salık verselerdi de –merhum Cemil Meriç’in dediği gibi- tartışmalarımız kısır kalmasaydı. 

Aachen, 23.08.2015