Hamburg Rote Flora olayları, Stuttgart 21 protestoları ve Occupy Frankfurt gibi hadiseler bizde Gezi
Olayları ile kıyaslanır, buradan hareketle başta olayların vuku bulduğu Almanya
olmak üzere AB’nin gösterdiği (ya da daha doğru bir ifadeyle göstermediği) tepki
ikiyüzlülük olarak nitelendirilir. Aksi yönde, “Gezi Ruhu” ile bu tepkilere
yaslanılarak hükümete ve “yandaş” medyaya da rahatlıkla vurulabilir. Bu
yüzeyselliği bir kenara bırakarak, Almanya’da basının gerçekten özgür olup
olmadığını tartışmalı, buradan hareketle Türkiye’ye sallanan parmakların
tutarlılığına, bunlara bel bağlayan “yüzü batıya dönük” dostlar için bir
bakalım.
Occupy Frankfurt (Kaynak: Occupy Blogosphere) |
Almanya'da “işler” daha karmaşık olur bize göre. Mesela Leo Kirch'i
duyanınız var mı? Meşhur Pro7, Sat1, N24 gibi kanalların sahibiydi. Kirch resmi
olarak iflas ettiğinde, bankalar kredi vermediğinde, Bavyera Eyalet Bankası
Kirch'e kredi sağladı ve kanalları elinde tutma imkânı verdi. Kirch de
karşılığında, işleri yoluna koyunca Helmut Kohl, Theo Waigel, Wolfgang Bötsch,
Christian Schwarz-Schilling, Jürgen Möllemann gibi siyasetçileri
"danışman" olarak işe aldı. Ne danıştığını sormayın, müthiş paralar
ödedi. Sadece Kohl 3 yıl boyunca yılda 600 bin Mark maaş aldı! (Taksi şoförü
Joschka Fischer nasıl REWE'de danışmanlığa geldi, Schröder'in Gazprom'da işi
ne? Sorular çoğaltılabilir.)
Kohl’ün nikâh şahidi de olan Kirch, CDU’nun (Hristiyan Demokrat Parti) meşhur bağış skandalında toplanan 6 milyon Mark’ın 1 milyonunu ödemiştir. Ayrıca CDU çizgisinden ayrılmadan ölene kadar yayın yaptırdı. 2011'de vefat ettiğinde Kohl “Gerçek bir dostu kaybettim.” deyivermişti.
Leo Kirch ve Helmut Kohl (Kaynak: Das Erste) |
Kohl’ün nikâh şahidi de olan Kirch, CDU’nun (Hristiyan Demokrat Parti) meşhur bağış skandalında toplanan 6 milyon Mark’ın 1 milyonunu ödemiştir. Ayrıca CDU çizgisinden ayrılmadan ölene kadar yayın yaptırdı. 2011'de vefat ettiğinde Kohl “Gerçek bir dostu kaybettim.” deyivermişti.
Keza, Axel Springer Yayın Grubu (Bild, Welt vs.) da yine CDU/CSU çizgisinden çıkmaz. Grubun kurucusu Axel Springer'nın eşi Friede Springer Alman başbakanı Angela Merkel'in yakın arkadaşıdır. Ayrıca bu dostluk neticesinde CDU’da siyasete de atılmıştır.
Friede Springer ve Angela Merkel (Kaynak: TAZ) |
Axel ve Friede Springer, İsrail seyahatı öncesi (Kaynak: Jüdische Allgemeine) |
Gezi Olayları süresince tam gaz destek verip, “dayanıştığı”
için pek sevilse de bizim sol cenahta, Alman Solu aslında nefret eder Springer
ve yayın organlarından. Meşhur öğrenci lideri Rudi Dutschke’nin vurulmasına
sebep olan olaylar zincirinden sürekli kışkırtıcı yayın yapan Springer Grubu
sorumlu tutulur. Ayrıca Alev Alatlı’nın sarı gazetecilik dersi verdiğini
söylediği Bild de yine bu yayın grubunun gazetesidir. Aynı zamanda Springer Yayın Grubu, Doğan Grubu'na ortaktır. E. Özkök'ün Bild'de yazıları nasıl çıkıyor sanıyordunuz? :)
Ya da mesela her sayısında Türkiye veya Türkler ile alay eden, hakaret sınırlarını zorlayan, hatta 30 Temmuz 1973’te “Türkler geliyor, kaçabilenler kendini kurtarsın!” (Die Türken kommen – rette sich wer kann) yazabilecek kadar rezil dergi Spiegel, Gezi Olayları esnasında “Boyun Eğme” kapağıyla çıkmıştı. İlk defa 10 sayfa Türkçe içerik ile çıkan Spiegel, ilginçtir yıllardır Almanya’da yaşayan milyonlarca Türk için bir kere bile olsa Türkçe yayın yapmamıştır.
Ya da mesela her sayısında Türkiye veya Türkler ile alay eden, hakaret sınırlarını zorlayan, hatta 30 Temmuz 1973’te “Türkler geliyor, kaçabilenler kendini kurtarsın!” (Die Türken kommen – rette sich wer kann) yazabilecek kadar rezil dergi Spiegel, Gezi Olayları esnasında “Boyun Eğme” kapağıyla çıkmıştı. İlk defa 10 sayfa Türkçe içerik ile çıkan Spiegel, ilginçtir yıllardır Almanya’da yaşayan milyonlarca Türk için bir kere bile olsa Türkçe yayın yapmamıştır.
"Tehlikeli" Türkler'i ve gettolarını anlatan Spiegel! |
Türkler'e "direnmeyi" tavsiye eden Spiegel! |
Tüm bunlar perde gerisinde olur, sıradan tüketici (Almanlar'ın Otto Normalverbraucher dedikleri) bunlardan genelde habersiz yaşar. Konformizm arayışa manidir. Rahatları bozulmadıkça umursamazlar, ilgilenmezler. Bu sebepten kınamıyorum, zira sadece Almanya değil, Dünya'da genel temayül budur.
Çok ters istikamette gidenler olursa eğer, mesela ırkçı
Avusturyalı Jörg Haider gibi araba kazasıyla, ya da İsrail’İ çok sert eleştiren
Jürgen Möllemann gibi paraşütle atlarken ölebilir. En hafif durumda ise
çizgiden çıkanlar sözgelimi eski Alman Cumhurbaşkanı Wulff gibi istifaya
zorlanabilir.
Wulff demişken, ona da kısaca değinmeli. Wulff'un başını yakan Bild olmuştur.
Bild'in Gen. Yay. Yön. Kai Diekmann ile Wulff yakın arkadaştılar. CDU'dan Aşağı
Saksonya Eyaleti Başbakanı ve sonra Cumhurbaşkanı olması ilişkiyi nezdimde “normal”
kılan etmen. Wulff “İslam Almanya'ya aittir.” demesi sonrası tasfiye edildi. İlginçtir,
Almanya’nın birleşmesinin 20. Yıldönümü hasebiyle yaptığı konuşmasında sadece
bu ifadesi dikkatini çekmiştir basının. Müslüman cemaatlere yakındı Wulff, göçmen
politikalarını eleştirirdi. Merkel “Çok kültürlülük bitmiştir.” açıklamasını ise
hemen akabinde yaptı.
Wulff hakkında açılan tüm davalardan beraat
etti (Yamulmuyorsam iki tane basit dava kalmıştı.) Ama istifa
ettirildi, istenen oldu. Yerine ise geçmişi acayip eski bir papaz cumhurbaşkanı
yapıldı. Wulff’ün eski dostu Diekmann'ı arayıp bazı haberler konusunda ricacı
olmasını "özgür basına baskı" adıyla afişe etmesine aldananlar,
Almanya'da böyle şeyler olmaz zannetmeye devam ediyorlar.
"Islam Almanya'nın bir parçasıdır." Wulff'ün ipini çeken ifade, taburesine tekme atan gazetede manşette. |
Kızgın vatandaşlar Wulff'un İslam övgüsüne anlam verememişler. Nefret suçu mu dedi birisi? Yine ve tabii ki Bild Gazetesi! |
Birisi yazılı, öteki görsel basının en büyük oyuncusu! İkisi
de belli odakları temsil ediyorlar. Peki, hiç mi özgür basın yayın organı yok? Bütün
bu gazeteler, kanallar, belli çıkar ilişkileri karşılığında ağız birliği edip
susuyorlar mı, ses çıkaran yok mu?
Almanya’da olabilecek en bağımsız yayın organı kuşkusuz Tageszeitung (ya da kısaca bilenen adıyla “die TAZ”). Alman Sol’unun en bilindik yayın organı TAZ. Gazetede tek bir reklam dahi yok, sadece gazetenin gelir sağladığı dükkânındaki ürünlerinin tanıtımı var. Ayrıca gazeteyi ayakta tutan okur bağışları ile tabii ki satış ve/ya abonelik gelirleri var. Abonelik sistemleri ise kesinlikle örnek alınacak cinsten; sabit aylık 42 avro, gelir düzeyi düşük olanlar için ise 26 avro. Yok, ben çok kazanıyor ve desteklemek istiyorum derseniz 50 avro. Hiçbir şekilde ise belge vs. gerekmiyor, şahsi beyanat kâfi. Peki, tüm bu “bağımsız” görüntüye rağmen, mesela Hamburg’daki olağanüstü hal ilanına gösterdikleri tepki ne düzeydeydi? Elbette diğer gazetelerden daha fazlaydı, ancak Gezi’ye gösterdiklerinden çok çok daha az! Arşivde yapılacak ufak bir seyahat ile rahatlıkla tasdik edilebilir.
Focus da Wulff'ü itibarsızlaştırma kampanyasına dahil olmuştu. |
Almanya’da olabilecek en bağımsız yayın organı kuşkusuz Tageszeitung (ya da kısaca bilenen adıyla “die TAZ”). Alman Sol’unun en bilindik yayın organı TAZ. Gazetede tek bir reklam dahi yok, sadece gazetenin gelir sağladığı dükkânındaki ürünlerinin tanıtımı var. Ayrıca gazeteyi ayakta tutan okur bağışları ile tabii ki satış ve/ya abonelik gelirleri var. Abonelik sistemleri ise kesinlikle örnek alınacak cinsten; sabit aylık 42 avro, gelir düzeyi düşük olanlar için ise 26 avro. Yok, ben çok kazanıyor ve desteklemek istiyorum derseniz 50 avro. Hiçbir şekilde ise belge vs. gerekmiyor, şahsi beyanat kâfi. Peki, tüm bu “bağımsız” görüntüye rağmen, mesela Hamburg’daki olağanüstü hal ilanına gösterdikleri tepki ne düzeydeydi? Elbette diğer gazetelerden daha fazlaydı, ancak Gezi’ye gösterdiklerinden çok çok daha az! Arşivde yapılacak ufak bir seyahat ile rahatlıkla tasdik edilebilir.
Hamburg, Rota Flora eylemleri. Gazetelerde daha ziyade "polise karşı girişilen şiddet"in fotoğrafları var. Bu tip fotoğrafları bulmak güç oluyor(Kaynak: Hamburger Morgenpost) |
Düşünün, bir büyük şehrin göbeğinde polis inanılmaz sertlikte müdahale ediyor, şehir merkezinde olağanüstü hâl ilan ediliyor, polis kimlik kontrolü yapıp istemediği kişiyi sebep göstermeksizin şehir merkezine almayabiliyor ve buna çıkan ses bir başka ülkede vuku bulan hadiseler kadar ilgilendirmiyor Alman kamuoyunu, öyle mi?
Hamburg'da girilmesi yasak bölgenin ciddiyetini sorgulamalı :) |
Uzun oldu, kabul. Ancak gerçekten "gerçek"i arıyorsanız azıcık zahmet ediniz.
Aachen, 14.04.2014