Toprağı bol olasıca yönetmen Akira Kurosawa’nın şahane filmi
Rashomon, bir haraminin işlediği suçları anlatır. Ormanda bir adama saldırıp
onu öldüren harami (Kurosawa’nın gediklisi Toshiro Mifune canlandırmıştır)
ayrıca adamın yanındaki karısına da tecavüz eder. Mahkemede hem mağdur kadın,
hem harami, hem de –tuhaf bir biçimde- medyum aracılığıyla öldürülen adam
hadiseyi kendi bakış açılarıyla ele alarak anlatırlar. Olayları uzaktan gören
bir köylünün beyanı da ayrıca dahil edilince dört farklı ağızdan aynı hikâye,
fakat dört farklı biçimde aktarılır.
Burada aslında unutulan, ihmal edilen yahut da pek akla
gelmeyen beşinci bir “göz” daha vardır, olayları takip eden. Beşinci kişi, o
filmi izleyen seyircinin ta kendisidir. İsmail Kılıçarslan abimizin dediği
gibi, bu burada bir dursun.
Türkiye’de siyaset aslında kendini büyük ölçüde tekrar
ediyor. Şükür ki unutabiliyoruz, yoksa bu fasit daire içinde tımarhanelik
olmamak mümkün değildir. Ne var ki bazen vuku bulan hadiseleri tekrar tekrar
ele almak icap ediyor. Mümkün olduğunca farklı bakış açılarıyla ele almak
gerekiyor.
Türkiye’de muhalefet çaresizliği ile ne yazık ki yüzleşmeye
korkmaktadır. Mesela evde bakım ücreti ve çalışamayacak durumda engelli olduğu
için devletten maaş alanların tamamının Ak Parti seçmeni olduğuna inanmıştır
ortalama muhalif. Fasit daire içinde döner durur, o maaşı alan “makarnaya
muhtaç” seçmenin korkusundan Erdoğan’a yöneldiğine inanır. Fakat mesela aynı
kişinin, yasalarla garantilenmiş hakkının neden Ak Parti yerine gelebilecek
muhtemel partinin iktidarı ile kaybedeceği korkusuna bir cevap arama zahmetine
girişmez. En fazla “Ya artık makarna-kömür felan demesek mi yea?!” demekten
öteye gidemez.
Kendisine hayal pazarlayan yazarları pek sever bizim sözde
muhalifimiz. Sözde muhaliftir, zira muhalifliği Erdoğan düşmanlığı ile
kaimdir, diğer iktidar alanlarıyla pek bir sorunu yoktur. Önümüzdeki seçimde Ak
Parti iktidarının yıkılacağını müjdeleyen yazarların iddiasının altıncı kez boş
çıkması önemsizdir. “Yalan da olsa hoşuma gidiyor, söyle!..” Çaresizliğin
zavallılığa dönüşümünü ise sanırım twitter’daki operasyonel hesaplara bel
bağlayarak seçimlerde Ak Parti’nin çuvallayacağına inananlarda görebiliriz.
İhmal edilen, tüm bu “filmi” izleyen beşinci gözün ne
gördüğüdür. Beşinci gözü ihmal ettiği, o gözün ne gördüğünü sormayı tercih
etmediği için muhalefet kaybetmeye devam edecektir. Olayları kendi bakış
açınızla değerlendirebilirsiniz, lâkin size oy verecek olanların ne düşündüğünü
sormaya tenezzül etmezseniz Yozdil’den veya Fuat Avni’den müjde bekleyerek
ömrünüzü noktalarsınız.
Aachen, 11.05.2014