MHP’nin Türkiye
siyasetindeki yeri, meclisteki konumu veya aldığı oy oranıyla hiçbir zaman denk
düşmemiştir. Siyasi, iktisadi gücü, bürokrasi kademelerindeki kadroları her
zaman çeşitli tartışmalara sebep olmuşsa da bu güç kendini sanatta, edebiyatta,
medyada bir türlü gösterememiştir. Bilhassa mevzu 80 öncesi olunca MHP
cephesinden sözbirliği etmişçesine feryat yükselir. Derdini, meselesini, hikâyesini
anlatamamak MHP’nin kronik hastalıklarından birisidir. Tedavi için sunulan onca
reçeteyi, denenmiş terkipleri yırtıp atmayı maharet bildiklerini düşünmeye sevk
edecek birçok hadise sayılabilir. Fakat son çıkış ile aslında bu hastalıkla
mutlu mesut yaşadıkları izlenimini edinebiliriz
Mevzu neymiş? TRT
–rahmetli- Mustafa Pehlivanoğlu’nun hayatını filme çekecek, annesini de Hülya
Avşar canlandıracakmış. “Set yıkmak” ile tehdide sebep vakıa budur!
Pehlivanoğlu’nun annesini Avşar nasıl oynarmış? Sayın Genel Sekreter İsmet Büyükataman’ın
Avşar’ın oyunculuğunda zayıf noktaları eleştirmek hasebiyle bunu dile
getirdiğini zannediyorsanız aşırı dozda hüsnü zan rahatsızlığına yakalanmışsınız
demektir. Büyükataman, Hülya Avşar’ın gündelik yaşantısını beğenmemiş, gerçek
ile sanal arasındaki çizgiyi yok etmiş, bu role yakıştıramamış. Peki, Avşar
değil de kim oynasaydı mutlu olurdunuz? Yarın mesela Devlet Bey’in hayatı filme
çekilse, portakal kasalarında taşınan silahları teslim edecek oyuncu “gerçek
hayatında” nasıl olsun istersiniz? Mazbut, içkisi, gece hayatı olmayan,
mümkünse bekâr, çaykolik bir aktör mü gereklidir? Avşar yerine hangi aktrisi
kabul ederdi teşkilat?
Bu mantıkla
Anthony Quinn işsiz kalmalıydı, zira Zampano gibi kaba saba bir hovarda ayyaşı,
Zorbas gibi başına buyruk bir serseriyi canlandırmıştı. Haddine miydi Hz. Hamza
(ra.)’yı canlandırması? Hayıf ki Quinn tüm bu karakterleri müthiş oynamıştı. “Gerçek
hayatı” nasıldı, bilmiyoruz. Açıkçası merak da etmiyoruz, zira bugün kimse Hz.
Hamza’yı daha iyi canlandıracak bir başka aktör tahayyül edemiyor.
Peki, MHP
yıllardır medyadan, sanattan, edebiyattan müşteki de şimdiye kadar müspet ne
yapılmış? 80 öncesinde ülkücüleri canavar gibi gösterirken, kendilerine sevgi
kelebeği payesini layık gören, yer yer de bunu çocukça beyaz perdeye aktaran
(bkz. Hoşçakal Yarın) sol karşısında MHP hikâyesini nasıl anlatmış? Herhangi
bir girişimde bulunulmuş mu? “Ülkücüler” isimli –ne yazık ki- okul müsameresi
tadındaki belgesel-film dışında yapılmış tek bir eser var mıdır?
MHP’nin oy oranı
%15 civarıdır, ancak MHP’ye yakın gazetelerin tirajda payı %1,5 bile değildir.
Yine kendisine yakın TV kanalları izlenmez, basılan hikâye kitapları –eğer satın
alınması teşkilatta “rica” edilmezse- okunmaz. Teşkilata yakın ses sanatçıları
konserlere gidecekse eğer teşkilat bundan payını alır, destek de neymiş? Bunun
nedenini sorgulayacak “akıl” nerededir diye sorarken bugün karşımıza “Hülya
Avşar oynarsa seti yıkarız.” şeklinde zuhur edegelmiştir.
“Ülkücüler’ i
anlatmıyoruz, ama birisi anlatmak isterse de mani oluruz” asıl hikâyedir ve Ülkücüler’
in bu en büyük derdinin müellifi MHP’nin bizatihi kendisidir.
Aachen,
05.03.2015