BBC Radio 4’te ünlü
ekonomist Tim Harford’ın hazırlayıp sunduğu “More or Less” isimli şahane bir
program var. İlgili bölüm yayınlanmadan önce haberlerde yer alan raporlar,
istatistikler, kısaca içinde sayı geçen, ilginç, tuhaf, şüphe uyandırıcı ne
varsa ele alıp irdeliyorlar. Bazen de Jane Austen’ın “Gurur ve Önyargı”
romanından Bay Darcy’nin ne kadar zengin olduğunu hesaplamaya çalışıyorlar.
World Justice Project
isimli kurumun hazırladığı “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”ni okuyunca, Harford bunu
görse herhalde oturup bu garip çalışmayı incelerdi diye düşündüm. Sonra
Harford’dan rol çalıp incelemeye koyuldum.
Kurumun adını ilk defa
duyuyorum. Proje direktörü ilginçtir, Afgan Cumhurbaşkanı Eşref Gani. 20 küsur
“stratejik ortak” belirlemişler. Türkiye’den Türkiye Barolar Birliği var.
Sekiz farklı başlıkta ele
almışlar. Hukuk terminolojisine hakim değilim. Dolayısıyla tercüme ederken
yaptığım hatalardan dolayı şimdiden affoluna.
1-Hükümet gücünün
sınırlandırılması (Constraints on Government Powers)
2-Yolsuzluğun olmaması (Absence
of Corruption)
3-Açık (şeffaf) yönetim
(Open Government)
4-Temel haklar
(Fundamental Rights)
5-Asayiş ve güvenlik
(Order & Security)
6-Hukuki düzenleme
(Regulatory Enforcement)
7-Sivil adalet (Civil
Justice)
8-Ceza hukuku (Criminal
Justice)
Bu başlıklar altında
çeşitli soruların olduğu (153 algı temelli, 191 ise tecrübeye dayalı soru) bir
anket hazırlanmış. İlgili ülkede seçilen bir anket şirketi, ülkedeki üç büyük
şehirden seçtiği yaklaşık bin kişi ile görüşüyor. Ayrıca ülkenin medeni hukuk,
ticaret hukuku, ceza hukuku, toplum sağlığı vs. alanında uzman isimleri ile de
ayrıca görüşülüyor ve iki veri birleştiriliyor. Hangi oranlarda olduğu da
raporun metodoloji kısmında ayrıntılı biçimde anlatılmış. Tüm ülkelerde,
toplamda 110 binden fazla “sıradan vatandaş” ve 3 binden fazla uzman ile
görüşülmüş. “Sıradan vatandaş ve profesyonellerin, devletlerin ilgili
kurumlarında yasal çerçevenin fiili işleyişi hakkındaki tecrübeleri ve
algıları” derlenmiş bu anketler aracılığıyla.
Ülkenin şartlarına göre
yüz yüze, telefonla veya internet üzerinden yapılmış görüşmeler. 52 ülkenin
verisi 2017, 57 ülkenin verisi 2016, 3 ülkenin verisi 2014 ve bir ülkenin
verisi 2011’de derlenmiş. Türkiye’de TNS Türkiye (TV reyting ölçümlerini yapan
firma) aracılığıyla yüz yüze 1011 kişi ile 2016’da İstanbul, Ankara ve İzmir’de
görüşülmüş.
Türkiye’den katkıda
bulunan uzmanların listesi de mevcut raporda. Ayrıca anonim olarak katkıda
bulunanlara atıf yapılmış.
Tamamını okumak
isteyenleri şöyle alalım:
Buraya kadar
anlattıklarım raporun hangi şartlarda hazırlandığının anlaşılması içindi.
Gelelim raporun bizi ilgilendiren kısmına.
113 ülkenin listelendiği endekste
Türkiye kendisine 101. sırada yer bulmuş. Türkiye coğrafi olarak “Doğu Avrupa
ve Orta Asya” bölgesinde tasnif edilmiş. Aynı bölgedeki Arnavutluk, Beyaz
Rusya, Bosna Hersek, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Makedonya, Moldova,
Rusya, Sırbistan, Ukrayna ve Özbekistan’ın arkasında son sırada.
Dünya’da ise Myanmar,
Nijerya, Sierra Leone, Zambiya, El Salvador, Çin, Burkina Faso ve daha birçok
ülke Türkiye’nin önünde! Gelir grubuna göre yapılan sıralamada ise Orta Üst
Gelir Grubu’nda, Venezuela’nın hemen önünde sondan ikinci sıradayız.
İşin komediden
trajikomediye evirilmesi çok uzun sürmüyor, zira temel haklarda Afganistan’ın,
asayiş ve güvenlikte ise Dünya’da en çok cinayet işlenen Honduras, El Salvador
gibi ülkelerin arkasındayız. Öyle ki Uganda, G. Afrika, Kenya, Liberya,
Zimbabve dahi daha güvenilir ülkelermiş endekse göre.
Tek partili, sivil
toplumun sıfır olduğu, sansürün en alasının işlendiği, hür basının esamisinin okunmadığı,
hükümetin hukuk önünde hesap vermesinin teklif dahi edilemediği Çin’de dahi bu
kriterlerin toplandığı başlıkta (Constraints on Government Powers – Hükümetin
kısıtlandırılması denebilir sanırım) durum Türkiye’den iyiymiş! Bu başlıkta da Türkiye’nin
gerisinde sadece Zimbabve ve Venezuela var. Darbe hükümetiyle yönetilen Mısır,
diktatörlüğün dik alası Özbekistan, bağımsızlığından bu yana tek adamın
yönettiği Kazakistan ve daha birçok ülke Türkiye’den kat kat ilerdeymiş bu
konuda!
Anket temelli
araştırmalar bazen çok tuhaf sonuçlar verebiliyor, kabul. Buna benzer bir
eğitim araştırması yapılmıştı yine anket temelli. Son derece saçma sonuçlar
çıkmıştı. Tabi o zaman da şimdi olduğu gibi araştırmanın usulü incelenmeden
sonuç üzerinden kabaca yorumlar yapılmış, ideolojik cephanelere mermiler
taşınmıştı. Böylesi bir yaklaşımdan hayırhah bir netice çıkmasını beklemek
saflık olur.
Fakat ortalama zekaya
sahip, akıl sağlığı yerinde kim olsa bu araştırmada bir tuhaflık olduğunu
sezerdi. Türkiye’de adalet sisteminin çok iyi işlediğini söylemek ne kadar
saçmaysa, bu araştırma sonuçlarının güvenilir, inandırıcı olduğunu söylemek de
o kadar saçmadır.
Üzerine söylenecek daha
fazla söz yok sanırım. Seçilen şahıslardan derlenen “tecrübeler” ile onların
“algılarının” ne kadar gerçeği yansıttığı ise sizin kararınız.
01.02.2018
Aachen