20 Ocak 2020 Pazartesi

Bir eleştirel düşünce eleştirisi

Başka ülkelerle bizi kıyaslayan sıralamaları seviyoruz. Müspet sıralamalar genelde kuşkuyla, menfi sıralamalar ise coşkuyla karşılanıyor. Ne kadar yergi varsa tuhaf biçimde o kadar alaka görüyor.

Son mevzumuz Spectator Index isimli twitter hesabının şu paylaşımı:

https://twitter.com/spectatorindex/status/1218910987232907264?s=19



Ünlü gurme Vedat Milor da alıntılayıp şu yorumla paylaştı:

https://twitter.com/vedatmilor/status/1218927360461955078?s=19

Eleştirel düşünce ya mevzu... Vedat Bey gibi okumuş, görmüş, geçirmiş birinden eleştirel yaklaşmasını, bu sıralamadaki tuhaflığı eleştirmesini bekliyor insan. Hiç değilse Suudi Arabistan nasıl oluyor da 27. sırada görünüyor da Türkiye 134. oluyor demeli, değil mi? Bu kadar donanımlı birisi dahi sormayınca hakikaten insan şüpheye düşüyor. Bizde gerçekten eleştirel düşünceye yer yok mu?

Eleştirel düşünceden muradın ne olduğunu tanımlamak gerek ama bu yazınını konusu bu değil. Müellifi de bunun altından kalkacak donanımda değil. Ehline bırakalım. Bu sıralamanın aslı nedir, neye dayanır, nereden elde edilmiştir, hülâsa ciddiye alınmalı mıdır, buna bakalım.

Kaynak olarak WEF ismi zikredilmiş, yani Dünya Ekonomik Forumu. Kurum her yıl ülkelerin rekabet gücünü tespit etmek için bir endeks hazırlıyor: Küresel Rekabet Endeksi. Burada çeşitli başlıklar altında toplanan verilerden hareketle her ülkenin bir diğeriyle rekabet gücü tespit ediliyor. 2019 raporunda ülkemiz 141 ülke içinde Kosta Rika’nın önünde, Güney Afrika’nın hemen arkasında 61. sırada. Geçen yıla göre hafif bir iyileşme tespit edilmiş.


Raporda çok farklı belirleyici etmenler mevcut. Her bir işaret ile tek tek ilgilenmek yerine sadece eleştirel düşünce kısmına bakalım. İnsan Kaynakları bölümünde (ki değerlendirmede hesaba dahil edilmemiş) geçiyor “eğitimde kritik düşünce” başlığı.


Peki bu veri nasıl elde edilmiş? İş adamlarına sorulmuş. “Ülkenizin eğitim tarzını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna 1’den (ezberci, öğretmen merkezli) 7’ye (yaratıcı ve eleştirel bireysel düşünceyi teşvik edici) kadar puan vermeleri istenmiş.

Anketin ilk periyoduna Türkiye’den 80, ikincisinde ise 88 katılımcı yer almış. İkinci periyotta ilkinden katılımcı var mı, bilmiyorum.

Birçok ülkeden ortakla çalışarak bu verileri topluyor WEF. Türkiye’dense TÜSİAD Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu ile üç isim zikredilmiş: Coşkun Yağız Özyol, İzak Atiyas, Sezen Uğurlu Sum.

Şimdi, tekrar bir özetleyelim: WEF bir endeks yapıyor, eleştirel düşünce -genel sıralamanın değişmesine etkisi olmasa da- bir değişken olarak yer alıyor. Katılımcı iş adamlarına (ilk periyottakiler ikincide yer aldıysa asgari 88, almadıysa azami 168 kişi) eğitimin eleştirel düşünceye imkân sağlayıp sağlamadığı hakkında fikirleri soruluyor. Onların verdiği puana göre ülkeler sıralanıyor.

Buradaki tuhaflığa işaret etmeye normal şartlarda lüzum olmaz, ancak gördüğü itibar düşünülürse izah etmeye çalışalım.

Birincisi; eğitimin niteliği hakkında iş adamlarının şahsi fikirlerinin bir ülkenin eğitim kalitesi hakkında fikir vereceğine nasıl kanaat getirildi? Eğitim bilimi konusunda hangi yetkinliklerine binaen karar verici oldukları düşünüldü? Girişte eleştirel düşüncenin tanımlamanın bile bir mesele olduğuna değinmiştik. Sorunun muhataplarının eleştirel düşünce denince ne anladıklarıysa bahsi diğer.

İkincisi; bir ülkenin iş adamının puan verirken hangi saiklerle hareket ettiğini bilmememiz. Bu elbette sadece belli bir ajandayı takip ettikleri manasına gelmez. Fakat burada kendisi için belirlediği ölçünün ne olduğu mühim. Sadece şahsi hisleriyle, efendim ‘ben böyle düşünmüyorum’ demekle olmaz. (Alatlı’ya selam olsun)

Üçüncüsü; bir ülkede oy veren iş adamı, diğer ülkede verilen notları gözeterek, kıyaslayarak puan vermez. Hatta genelde diğer ülkelerin eğitim sistemi hakkında pek bir malumatı da olmaz. Dolayısıyla oyların tekil, sadece o ülke düşünülerek verilmesi, fakat sonucun bir diğer ülke ile kıyaslanması saçmadır.

Farz edelim bir Alman iş adamı not veriyor. Kendi ülkesindeki eğitimi beğenmiyor, ancak yine de tatmin edici buluyor. 7 üzerinden 3 veriyor. Eğitim kalitesinin görece düşük olduğu Mozambik’te bir iş adamı ise aksine eğitimden memnun ve 7 üzerinden 6 veriyor. Şimdi bu iki sonucu nasıl değerlendirmeli? Aynı nitelikte veri kabul edersek eğer Mozambik’te eğitimin Almanya’dan iyi olduğunu varsaymamız gerekir ki pek de isabetli bir tespit olmaz. Bu veri, sadece ilgili ülkelerdeki ilgili iş adamlarının şahsi memnuniyetine işaret eder. Hepsi bu. Alman iş adamı oy verirken Mozambik'teki eğitimi düşünüp, kıyaslayıp, oradaki iş adamının ne derece tatmin olduğunu hesaba katıp oy vermiyor. Keza Mozambikli iş adamı da böyle hareket ediyor.

Bu iki veriyi birbiri ile direkt kıyaslayıp eğitim niteliği üzerine yorum yapmak yanlış olur. Zaten öyle sanıyorum ki endeksi hazırlayanlar da bunu pek makul görmemiş olacaklar ki genel sıralamada bir belirteç olarak istifade etmemişler.

Peki bu bizde hiç sorun olmadığı anlamına mı geliyor? Asla! Hatta belki de bir tane tüviti, hem de bu kadar bariz biçimde akla yatkın olmamasına rağmen doğru kabul etmek, bunun üzerine düşünce üretip, çözüm inşa etmek pek de iyiye işaret etmiyor. Öte yandan bu endeksin bu hususta ciddiyetten uzak olmasına bakıp raporun bütününü görmezden gelmek yahut eleştirel düşünceye teşvik hususunda çaba göstermemek de büyük hata olur.

Yine de evvela eleştirel düşüncenin tam olarak ne olduğunu, bundan ne anladığımızı tanımlayalım derim.

Aachen, 20.01.2020


(Yok, ben sana inanmıyorum diyorsanız raporun tamamı şuradan okunabilir:
http://www3.weforum.org/docs/WEF_TheGlobalCompetitivenessReport2019.pdf)

3 yorum:

  1. Çok yerinde bir tespit . Aydinlatici analiz için teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Analiz aydınlatıcı. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Bu tür sıralamalara tamamen itibar etmek küresel terör baronlarının ekmeğine yağ sürmek olur. Biz işimizi daha güzel nasıl yaparız. Ona kafa yormamız gerekir.

    YanıtlaSil